Thursday, 19 January 2012

A Dream Come True...


Nihayet... Hayallerimiz gercek oldu. 2 yildan uzun zamandir buraya gelmeyi dusunuyorduk, bir yigin hazirlik ve zorlu yollardan sonra ruyalarimizin ulkesine ulastik... Simdi o stresli ve belirsiz zamanlari gulumseyerek hatirliyorum. Ne garip.

Herkes soruyor "nasil, dusundugunuz kadar guzel mi" diye. Sorunun soruldugu sekliyle cevaplamam gerekirse (sartlar, ortam, insanlar...) evet arkadaslar, burasi dusundugum ya da hayal edebilecegimden cok daha guzel bir yer. Turkiye'de, ozellikle Istanbul'da oyle bir ortamda zaman gecirmisiz ki, artik guzel seyler dusunemez, hayal bile edemez olmusuz. Guzel bir sehrin, insana yakisan calisma ve yasama sartlarinin, hem sicakkanli hem medeni insanlarin varolabilecegini tamamen unutmusuz. Artik burdayiz, kutlama zamani :)

Bazen diyorum ki keske burada dogmus ya da buyumus olsaydim, cunku insan ne de olsa ailesini, arkadaslarini ve bir parcasini memleketinde birakiyor. Simdilik bu hissi pek fazla yasamiyoruz ama zamanla guclenecegi belli oluyor, uzun suredir burada yasayanlarin tecrubeleri de genelde bu yonde. Disarda yasamanin kotu tarafi da bu galiba. Bazi seyleri kabullenmek gerek.

Her neyse, yuzeye cikalim biraz :) Adelaide pek fazla bilinmeyen bir sehir. Turkiye'de bir defada bilen pek cikmamisti, yakinlari burada olan ya da bir sekilde ismini duyanlar disinda. Herkese 'Melbourne yakinlarinda' diye aciklama yapmak ihtiyaci duyuyordum. Yakin dedigim de 700 km - en yakindaki buyuk sehir-, buranin olculerinde baya yakin sayilabilir. Adelaide, Melbourne ve Sydney kadar kalabalik ve buyuk bir sehir degil. Buradaki insanlarin cogu Avustralyali, Sydney ve Melbourne'un aksine. Burasi daha sakin, daha duzenli ve insanlari daha sicakkanli ve yardimci. Fakat buyuk sehirlerdeki kadar aktivite yok; burada sikilanlar, koy gibi diyenler cok. Istanbul'dan sonra bize iyi geldi :)

Sehir merkezinin 4 tarafi parklarla cevrili, cok yuksek binalardan olusmuyor. Okyanus 10-15 km mesafede. Bolca yesil, mavi ve temiz hava var yani. Genel olarak sehir asiri kalabalik degil, ama akliniza kasaba gibi bisey de gelmesin. Oyle soyleyenler varsa da dogru degil. Istanbul ya da Sydney olculerinde olmasa bile gayet ortalama bir sehir merkezi var, ayrica cevresinde de  kafeleriyle, barlariyla, turlu sosyal ortamlariyla duzenli dagilmis yerlesim birimleri var.

Buraya festival sehri diyorlar. Festival merkezinde nerdeyse her gun bi olay var. Konserler, gosteriler vs.. Festival deyince biz boyle acik havada insanlarin eglendigi buyuk organizasyonlar hayal etmistik ama her zaman oyle degil. Birkac gunlugune bir grup (dans, muzik, standup..) kapali festival merkezinde marifetlerini gosteriyor ve buna da festival diyebiliyorlar. Buyuk gruplar / muzisyenler de geliyor buraya. Mesela Chris Cornell'in akustik performansini izledik burda, cok acayipti :) Foo Fighters geldi, alt grubu da Tenacious D idi, salladilar ortaligi. O stadyum konseriydi mesela. Yakinda bir rock festivali var ve Iron Maiden, Slayer, SOAD, Machine Head ve onlarca grup gelecek. Melbourne'den gecerken buraya da ugruyorlar cogunlukla :) Kriket cok populer burada, footie ve at yarisi da seviliyor. Buyuk maclar / organizasyonlar oluyor. Su anda bisiklet yarislari var, yakinda V8 ralli yapilacak. Boyle dusununce arayana aktivite var; her ne kadar sehir cok hareketli olmasa da, dukkanlar erkenden kapansa da.

Erken kapaniyor dedim de, buraya bi eleman gelmis yillar once. Aksamin erken bi saatinde gelmis; yorgun, biseyler yiyecek, kalacak bir yer ariyor belki.. Bi bakmis ki her yer kapali. "Adelaide a gittim, sehir kapaliydi... Ben de geri dondum." demis :) O adam her kimse bu laf unlu olmus baya, ondan sonra Adelaide biraz daha hareketlenmis kendine ceki duzen vermis. Festivaller tamam da erken saatte kapanma halen devam yalniz :)

Boyle iste... Bu ilk blogum, aslinda hayatimda ilk defa blog yazmis bulunuyorum :) -bir yazilimci olarak utandim, evet- Adelaide'a genel bakis oldu bu. Bi dahaki seferler yasadiklarimizi, genel olarak neler yaptiklarimizi ve calisma kulturunu anlaticam.

Sevgiler, selamlar...


No comments:

Post a Comment